11 Eylül 2014 Perşembe
İlk İnsan ve İktisat
İktisatın belli bir başlangıcı olmadığı insanın var olduğundan bu yana sistemlerin değişerek geliştiği herkesin hem fikirolduğu bir nokta. Bu yazımda paranın öncesine değinmek istiyorum karanlık çağdan sonraki dönemlerde avcı toplayıcı toplum ve sonrasından ekonomide olan değişmelere gelin beraber ışık tutalım.
Tarım devrimi öncesindeki toplumlarda göçer yaşam tarzı hakimdi. Yani insanlar yemeğin peşinde oradan oraya göçmekteydi. Avcılık ve toplayıcılıkla yüz binlerce yıl geçirildi. 500.000 yıl önceye kadar tarihlenen bazı kalıntılarda insanların yemek, araç-gereç takası yapmış olabileceği söylenmektedir. İlkel insanların ihtiyaçları için takas yapması yerleşik hayata geçene kadar belirgin olmayacaktır. Yani hayat mücadelesi, ekonomik faaliyet göstermenin önündedir. Çoğu zaman toplum etkisinden bağımsız bir doğa mücadelesi vardır. İnsanlar doğaya, hayvanlara ve hastalıklara karşı çaba verirken birbiriyle ticari ilişkisinden söz etmek zordur. Yine de ticaret paleolitik dönemde mevcuttur.
Tarım devrimi dediğimin milattan önce 10.000 tarihindeki bir gelişme insanlık tarihinde yeni bir sayfa açmıştır. İnsanlar düşenleri toplamak yerine bir şeyler ekmiş ve onu hasat etmiştir. Böylelikle bir yerde yerleşip, kültür birikimine başlanmıştır. Bazı hayvanlar evcilleştirilmiş ve bugünkü para gibi takasta kullanılmaya başlanmıştır. Neolitik çağda(mö8.000-3.000) inek, koyun gibi hayvanlar diğer mallarla takas amacıyla kullanıldı. Tarım toplumları ihtiyaç fazlası ürünlerini diğer toplumlarla ticarette kullandı.
Mö. 3500 ile mö.1500 arasındaki bronz çağının başında Sümer ve Babil kent devletleri göze çarpar. Toplumlar artık kentler oluşturmaya başlamıştır. Bugünkü Irak’ta verimli topraklar binlerce kişiyi besleyecek tahıl ve bitki yetiştirilmesine izin veriyordu. Bu sırada belli ölçeklere ayrılmış arpa ve buğday takas aracı olarak kullanılmaya başlandı. İlk faiz ve kredi işlemleri de ortadoğudaki bu devletler sırasında oluşmuştur. Yazının keşfi mö.3000 sıralarındadır ve Sümer’lere atfedilir. Yazıyı keşfetmelerinin gelişen ticareti yönetmekte fayda sağladığı bilinir. Mezopotamyadaki bu iki zirve noktasından sonra Anadolu’da ekonomik bir yenilik olur.
Bir tarım devleti olan Frigyalıların yerine kurulan Lidyalılar Milattan önce 7. yüzyılda Batı Anadolu’dan başlayarak Anadolu’nun içlerine doğru yayılmıştır. Ege’deki Yunan kolonileriyle iyi bağları bulunan bu insanlar ticareti önemsemiş ve sonucunda yeni bir takas aracı olan “para”yı buldukları yayılmıştır fakat bazı araştırmacılar parayı ilk olarak M.Ö. 7 yy. Asur Kralı Sanherip' in(MÖ.704-681) bulduğunu ortaya atmıştır. " Tanrıdan aldığım ilhamla kilden bir kalıp yaptım, içine bronz döktüm ve yarım şekel paraların basımında olduğu gibi, mükemmel bir biçimde onların(çeşitli hayvanların) figürlerini yaptım " şeklinde ki sözlerindende anlaşılacağı gibi, kalıba döktüğü sikkelerin bronz madeninden yapıldığı ve bir değişim aracı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Ancak yaklaşık 50 yıl sonra piyasaya sürülen Lidya sikkelerinin yaygınlaşmasını sağlayan en önemli etken, sikkelerin altın ve elektrumdan dökülmüş olmaları ve arkalarında güçlü altın stoku ile deniz ticaretine dayanan bir ekonomisinin bulunmasıydı.
Yani ilk parayı bulan lidyalılar değil asurlulardır.
Altın gibi nadir bulunan madenlerin preslenerek takas aracı olarak kullanılması ilk olarak bu döneme rast gelir. (Mö.650-600) Sonra Büyük İskender döneminde Makedonyalılar çok uluslu ticareti başlatırlar. Hindistan’dan Makedonya’ya yayılan bir sentez oluşturan İskender aynı zamanda büyük bir alışveriş ağını da kurmuş oldu. 8.yy. da Yunan uygarlığı içinde yaşayan Hesiodos ekonomik faaliyetlerden bahseden ilk edebiyatçıdır. Aristoteles ve Ksenefon da ilk ekonomistlerden sayılır.
Sonra Romalılar geldi. Bin yıllık bir imparatorluk kurarak dünya tarihini çoğu alanda etkiledi. Asya,Avrupa ve Afrika Roma ile ticaret yapmak için imparatorluk sınırlarına akın ediyordu. Çin’den gelen ipek yolu ve ipek ticareti doğunun geçim kaynağıydı. Roma İmparatorluğu aradaki tüccarları kaldırıp ipeği ucuzlatmak için Irak’a kadar gelmişti. Dünya artık tarımla birlikte ticaretle de kalkınmaya başlamıştı.
Dünya Ekonomi Tarihi- Kısa İktisat Geçmişi ve AnalizOrta çağda dünya ekonomisi yavaşça büyüdü. Avrupa ve Mezopotamya’daki bölünmüşlükler etkileşimi azalttı. İpek ve baharat yolları etkin olmaya devam etti. İtalyan şehir devletleri ortaya çıktı ve ilk bankacılık- finans sistemlerini ortaya koydular. Bu arada Çin’de ilk kağıt para kullanılmaya başlandı. Yeni çağda Avrupa’da da kağıt para kullanımı başladı. 18. yüzyılın sonunda endüstri devrimini başlatan bir icat yapıldı. James Watt, kömür enerjisiyle çalışan buhar makinesini icat etti. Birçok insanın yaptığı işi biraz kömürle yapabilen bu makine dünyaya yayılmaya başladı. Değişik biçimler ve enerji kaynakları bulundu. Modern anlamda ekonomik anlayış sanayi devriminden sonra oluştu. Dünyanın en büyük imparatorluğu olan Britanya’yı oluşturan da bu sanayi hamlesidir.
20. yüzyıla gelindiğinde İngiltere eski gücünü korumaya çalışmaktaydı. Fransa, İtalya, Portekiz, Hollanda koloniler kurmuş dünyayı sömürüyordu. Bu sırada Almanya birliğini sağlamış hani bana? der gibi koloni aramaya koyulmuştu. Büyük imparatorluklar sömürecek yer için birbirini yiyordu. Birinci dünya savaşı sömürgeci ülkeler arasındaki bu çekişmeden meydana gelmiştir. Modern ekonomi anlayışı, yani küreselleşmenin merkezi dünya savaşlarıdır. Savaşların ülkeler arası olmaktan çıkıp dünyaya mal olması gibi, para da birileri arasındaki alışverişten çıkmış küresel bir güç haline gelmiştir. Bugün, dünyanın kontrolünü elinde tutanlar parayı elinde tutanlardır.
Tarım devrimi öncesindeki toplumlarda göçer yaşam tarzı hakimdi. Yani insanlar yemeğin peşinde oradan oraya göçmekteydi. Avcılık ve toplayıcılıkla yüz binlerce yıl geçirildi. 500.000 yıl önceye kadar tarihlenen bazı kalıntılarda insanların yemek, araç-gereç takası yapmış olabileceği söylenmektedir. İlkel insanların ihtiyaçları için takas yapması yerleşik hayata geçene kadar belirgin olmayacaktır. Yani hayat mücadelesi, ekonomik faaliyet göstermenin önündedir. Çoğu zaman toplum etkisinden bağımsız bir doğa mücadelesi vardır. İnsanlar doğaya, hayvanlara ve hastalıklara karşı çaba verirken birbiriyle ticari ilişkisinden söz etmek zordur. Yine de ticaret paleolitik dönemde mevcuttur.
Mö. 3500 ile mö.1500 arasındaki bronz çağının başında Sümer ve Babil kent devletleri göze çarpar. Toplumlar artık kentler oluşturmaya başlamıştır. Bugünkü Irak’ta verimli topraklar binlerce kişiyi besleyecek tahıl ve bitki yetiştirilmesine izin veriyordu. Bu sırada belli ölçeklere ayrılmış arpa ve buğday takas aracı olarak kullanılmaya başlandı. İlk faiz ve kredi işlemleri de ortadoğudaki bu devletler sırasında oluşmuştur. Yazının keşfi mö.3000 sıralarındadır ve Sümer’lere atfedilir. Yazıyı keşfetmelerinin gelişen ticareti yönetmekte fayda sağladığı bilinir. Mezopotamyadaki bu iki zirve noktasından sonra Anadolu’da ekonomik bir yenilik olur.
Bir tarım devleti olan Frigyalıların yerine kurulan Lidyalılar Milattan önce 7. yüzyılda Batı Anadolu’dan başlayarak Anadolu’nun içlerine doğru yayılmıştır. Ege’deki Yunan kolonileriyle iyi bağları bulunan bu insanlar ticareti önemsemiş ve sonucunda yeni bir takas aracı olan “para”yı buldukları yayılmıştır fakat bazı araştırmacılar parayı ilk olarak M.Ö. 7 yy. Asur Kralı Sanherip' in(MÖ.704-681) bulduğunu ortaya atmıştır. " Tanrıdan aldığım ilhamla kilden bir kalıp yaptım, içine bronz döktüm ve yarım şekel paraların basımında olduğu gibi, mükemmel bir biçimde onların(çeşitli hayvanların) figürlerini yaptım " şeklinde ki sözlerindende anlaşılacağı gibi, kalıba döktüğü sikkelerin bronz madeninden yapıldığı ve bir değişim aracı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Ancak yaklaşık 50 yıl sonra piyasaya sürülen Lidya sikkelerinin yaygınlaşmasını sağlayan en önemli etken, sikkelerin altın ve elektrumdan dökülmüş olmaları ve arkalarında güçlü altın stoku ile deniz ticaretine dayanan bir ekonomisinin bulunmasıydı.
Yani ilk parayı bulan lidyalılar değil asurlulardır.
Sonra Romalılar geldi. Bin yıllık bir imparatorluk kurarak dünya tarihini çoğu alanda etkiledi. Asya,Avrupa ve Afrika Roma ile ticaret yapmak için imparatorluk sınırlarına akın ediyordu. Çin’den gelen ipek yolu ve ipek ticareti doğunun geçim kaynağıydı. Roma İmparatorluğu aradaki tüccarları kaldırıp ipeği ucuzlatmak için Irak’a kadar gelmişti. Dünya artık tarımla birlikte ticaretle de kalkınmaya başlamıştı.
Dünya Ekonomi Tarihi- Kısa İktisat Geçmişi ve AnalizOrta çağda dünya ekonomisi yavaşça büyüdü. Avrupa ve Mezopotamya’daki bölünmüşlükler etkileşimi azalttı. İpek ve baharat yolları etkin olmaya devam etti. İtalyan şehir devletleri ortaya çıktı ve ilk bankacılık- finans sistemlerini ortaya koydular. Bu arada Çin’de ilk kağıt para kullanılmaya başlandı. Yeni çağda Avrupa’da da kağıt para kullanımı başladı. 18. yüzyılın sonunda endüstri devrimini başlatan bir icat yapıldı. James Watt, kömür enerjisiyle çalışan buhar makinesini icat etti. Birçok insanın yaptığı işi biraz kömürle yapabilen bu makine dünyaya yayılmaya başladı. Değişik biçimler ve enerji kaynakları bulundu. Modern anlamda ekonomik anlayış sanayi devriminden sonra oluştu. Dünyanın en büyük imparatorluğu olan Britanya’yı oluşturan da bu sanayi hamlesidir.
20. yüzyıla gelindiğinde İngiltere eski gücünü korumaya çalışmaktaydı. Fransa, İtalya, Portekiz, Hollanda koloniler kurmuş dünyayı sömürüyordu. Bu sırada Almanya birliğini sağlamış hani bana? der gibi koloni aramaya koyulmuştu. Büyük imparatorluklar sömürecek yer için birbirini yiyordu. Birinci dünya savaşı sömürgeci ülkeler arasındaki bu çekişmeden meydana gelmiştir. Modern ekonomi anlayışı, yani küreselleşmenin merkezi dünya savaşlarıdır. Savaşların ülkeler arası olmaktan çıkıp dünyaya mal olması gibi, para da birileri arasındaki alışverişten çıkmış küresel bir güç haline gelmiştir. Bugün, dünyanın kontrolünü elinde tutanlar parayı elinde tutanlardır.
12 Şubat 2014 Çarşamba
Para: Batı ve Doğu
Bir ülkenin para arzı iki farklı bileşenden oluşur. Devlet parası –bir merkez bankasının parasal yükümlülükleri (tipik olarak taban veya yüksek güçlü para denir)– bu öğelerden biridir ve para arzının uzak arayla küçük bileşenidir. Para arzının ikinci ve en önemli bileşeni banka parasıdır. Bu, genel tanımıyla, banka sistemi tarafından yaratılan paradır (mevduat yükümlülükleri).
Para arzındaki değişiklikler bir ekonomide baskın bir güçtür; bu güç fiyatlardaki değişiklikleri ve nominal gayri safi yurtiçi hasıla ile ölçülen ekonomik aktiviteyi belirler. Bu nedenle, bir ülkenin toplam para arzındaki hareketlere olduğu kadar bileşenlerindeki (devlet ve banka parası) hareketlere de en özenli ve kaygılı dikkati göstermesi gerekir.
Ekonomik aktivite alanındaki tahmincilerin çoğu para konusunda bilgisiz oldukları için başarısız olur. Ama paraya dikkat edenler de sıklıkla yetersiz kalır, çünkü önemi çok büyük olan banka parası bileşenini yok sayarak yalnızca merkez bankalarına ve devlet parasına yoğunlaşırlar.
Aşağıda sunulan ABD için para arzı tablosunun incelenmesi ekonominin öyküsünü anlamamızı sağlayacaktır. Para arzı trendden daha düşük bir hızda büyüdü ve bu para arzının “yetersiz” kalmasına neden oldu. Bunun sonucunda, ABD bir büyüme resesyonuna (bastırılmış enflasyonist baskıların eşlik ettiği pozitif, ama zayıf ekonomik aktivite) girdi.
Ama çoğu insan 2008 Eylül’ünde Lehman Brothers’ın batmasından bu yana para politikasının aşırı gevşek olduğuna inanıyor. Evet, standart değerlendirmelere göre böyle oldu; devlet parasının miktarı Eylül 2008’den bu yana neredeyse üç katına çıktı. Ama doğru gözlükle baktığımızda, manzara oldukça farklı görünüyor.
Banka parasını etkileyen politikalar (örneğin, Basel III sermaye şartları ve Dodd-Frank finansal düzenleme yasası) bankaların kredi şartlarını ağırlaştırmalarına ve daha az kredi vermelerine yol açtı. Gerçekte, banka parasını etkilediği biçimiyle para politikası çok sıkı oldu ve Lehmann Brothers’ın batışından sonra ABD’de banka parası % 9.54 azaldı.
Krizin başlangıcında banka parası toplam para arzının yüzde 94’ünü oluşturduğu için, devlet parasını üretenlerini (FED) banka parasındaki azalmayı telafi etmekte neden zorlandıklarını görmek kolaydır. fiaşırtıcı olmayan bir şekilde, devlet parası arzındaki patlama banka parasındaki azalmayı telafi edemedi.
Bunun sonucunda, yaygın görüşün tersine, ABD’de genel parasal tavır, finansal krizin başlangıcından bu yana (büyük ölçüde çok sert banka düzenlemeleri sayesinde) sıkı para politikası oldu. Bu bir ekonomik çöküşün ortasında aklı başında bir doktorun önerebileceği türden bir ilaç değildir.
Ne yapılabilir? ‹lk ve en açık adım ABD banka sistemini Dodd-Frank ve Basel II benzeri düzenlemelerden kurtarmak olabilir. Ama bu zaman alacaktır. Daha acil olarak, devlet borç piyasası operasyonları yapabilir.
Borç piyasası operasyonları çok değişik biçimler alabilir. En tedbirli biçimi ABD’nin borç miktarı seviyesini arttırmadan doğrudan para arzını arttırmak olabilir. Devlet önce ticari bankalardan borç alabilir. Kısa vadeli devlet tahvili karşılığında, bankalar devletin mevduat bakiyesini kredilendirebilirler. Devlet de banka mevduatlarını kamudan uzun vadeli hazine bonoları satın almak için kullanabilir.
Bu işlemler doğrudan kamunun banka mevduatlarına ve doğrudan para arzına eklenir, çünkü özel kişiler ve kuruluşlar adına banka mevduatları paradır. Dolayısıyla, bu borç piyasası operasyonuyla para miktarı doğrudan arttırılacaktır ve eşdeğer miktarda uzun vadeli devlet borcu azaltılacaktır, sözcük anlamıyla elimine edilecektir. Devletin kendinden para talep etmesi çok anlamlı olmadığı için, devletin yapacağı tek şey ödeme taleplerini iptal etmesi olacaktır.
Devletin başlangıçta ticari bankalardan alacağı borç elbette kısa vadeli devlet borcunun artmasına neden olacaktır. Böylece, borç piyasası operasyonu devletin toplam net borcunu değiştirmeyecek ama devlet borcunun bileşimini değiştirerek ortalama süresini azaltacaktır.
Yukarıda belirtilen türde bir piyasa operasyonuyla, banka parasının artması yoluyla devlet, ticari bankalar ve halk, toplam para arzının arttırılmasına katılmış olacaklardır. Böylece para arzı merkez bankası müdahalesi olmadan ve devlet parasının miktarı değişmeden artacaktır.
Devlet borç piyasası operasyonlarını ticari bankalar yerine merkez bankasından borç alarak da yürütebilir. Ama bu durumda, hem devlet parasının hem banka parasının miktarı artar. Bu ilk örnekle karşılaştırıldığında temel nitelikte bir farktır.
Alternatif olarak, merkez bankası doğrudan borç piyasası işlemlerine girebilir ve bir süre önce “parasal gevşeme operasyonları” adı altında bu tür işlemler yapıldı. Ama bu durumda, merkez bankası tarafından satın alınan uzun vadeli bonolar merkez bankasının bilançosuna yansıyacaktır. Bu borç silinemeyecek ve borç piyasası operasyonlarını devletin kendisi yürütmüş gibi olacaktır.
Bu aslında borç piyasası operasyonlarının bir merkez bankası veya devletin kendisi tarafından yürütülmesi arasındaki farkı tanımlayan şeydir. Borç piyasası operasyonları yürüten bir merkez bankası elinde uzun vadeli kamu borcu mevcutlarıyla kalır ve bu menkul kıymetlerle ilgili olarak faiz riskiyle karşılaşır; faiz oranları yükseldiğinde çok büyük kayıplar yaşayabilir. Devlet tarafından yürütülen borç piyasası operasyonlarında bu olmaz.
ABD’den Avrupa’ya geçtiğimizde, çoğu ülkenin para arzının yetersiz olduğunu ve resmin genel olarak daha da kötüleştiğini görürüz. Bunun için sadece aşağıdaki Yunanistan ile ilgili tabloya bakmamız yeter. Para arzındaki yetersizlik her geçen gün artıyor. Yunanistan’ın gayri safi yurtiçi hasılası büyük bir hızla azalmaya devam ediyor; 2012’nin ikinci çeyreğinde 2011’in aynı dönemine göre % 6.2 daha düştü.
Doğu’ya doğru gittiğimizde, durum iyileşmeye başlıyor. Çok sayıda felaket habercisi Asya’daki en büyük ekonominin kaderiyle ilgili ahkam kesmektedir, ama Çin’in para arzının durumu bu olumsuz değerlendirmelerin yanlış olduğunu kanıtlayabilir. Gerçekten de, Orta Krallık felaket tellallarının öngördüğünden daha uzun bir süre bölgenin motoru olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Asya’nın ikinci büyük ekonomisi olan Japonya bile, para arzı bakış açısından oldukça iyi gidiyor. 1990’larda kredi vermeyi reddeden zombi bankalar saklanmış gibi. Çin gibi Japonya’da para arzı yetersizliği değil, “fazlası” var.
Alt kıtadan gelen tüm olumsuz haberlere rağmen, Hindistan’ın para arzı da fazla veriyor. Avustralya ve Güney Kore’ye gittiğimizde, her iki ülkede de toplam para arzı trend oranında artıyor.
Endonezya ile bitiriyoruz. Hem devlet parasındaki hem banka parasındaki artış toplam para arzının %13.6 fazla vermesine neden oldu. Bu Endonezya’nın tahminleri niçin boşa çıkardığını açıklamaktadır.
Bankacılık düzenlemeleri ABD’de ve Avrupa’nın büyük bölümünde banka parasını alt üst ederken, Asya bu tip devlet himayesinde para sızdırma yöntemlerini reddetti. Bunun sonucunda, banka parası ve toplam para arzı artışı sağlıklı kaldı. Asya’nın iyi haberler öyküsünün hızlı bir şekilde sona ereceğini öngörenler, perdenin kapanması için tahmin ettiklerinden dana uzun süre beklemek zorunda kalabilirler.
Steve H. Hanke Baltimore, John Hopkins Üniversitesinde Uygulamalı Ekonomi Profesörü ve Washington, D.C. Cato Enstitüsünde Kıdemli Araştırmacı olarak çalışmaktadır.
30 Ocak 2014 Perşembe
'Kahin' ekonomist Roubini'den Türkiye'ye 2014 uyarısı
2008 küresel finans krizini önceden tahmin etmesiyle tanınan Kahin lakaplı ekonomist Nouriel Roubini 2014 değerlendirme yazısında Türkiye'yi gelişmekte olan ülkeler içinde kırılgan ülkeler arasında gösterdi.
Ekonomist Nouriel Roubini Project Syndicate sitesinde kaleme aldığı yazıda 2013'ün ekonomi açısından çok zorlu geçtiğini 2014'te ise hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde daha iyi büyüme beklediğini söyledi. Roubini gelişmekte olan ülkelerin yüzde 5'e yakın büyüme gerçekleştireceğini söylerken gelişmiş ülkelerin de yüzde 1.9 büyüyeceğini iddia etti.
SEÇİM KAYNAKLI GERGİNLİKLER
Yazısında "yine de bazı gelişmekte olan ülkeler kırılgan olmaya devam edecek" diyen Roubini bu ülkeler arasında Türkiye'yi de gösterdi. Roubini bu ülkeler için gördüğü riskleri cari açık, yavaş büyüme ve seçim kaynaklı siyasal gerginlikler olduğunu yazdı.
Yazısında "yine de bazı gelişmekte olan ülkeler kırılgan olmaya devam edecek" diyen Roubini bu ülkeler arasında Türkiye'yi de gösterdi. Roubini bu ülkeler için gördüğü riskleri cari açık, yavaş büyüme ve seçim kaynaklı siyasal gerginlikler olduğunu yazdı.
Amerikan Merkez Bankası Fed'in tahvil alımı azaltımını yavaş yavaş gerçekleştireceğini tahmin eden Roubini bunun faizleri düşük tutmaya devam edeceğini söyledi. Roubini yine de Fed'in geri çekilmeye başlamasının ucuz para devrini sona erdirdiğini ve bazı ülkelerin açık riskini ortaya çıkardığını yazdı.
10 Kasım 2013 Pazar
AKIM DEGİŞKEN STOK DEĞİŞKEN
İktisat, işletme, muhasebe ve diğer ilgili alanlar genellikle stok ve akım değişkenler arasında ayrım yapmaktadırlar. Bu değişkenler ölçü birimi olarak farklılık göstermektedir. Stok değişken, sermaye birikimi gibi belirli bir zaman noktasında ölçülen ve o an var olan büyüklüğü gösteren bir değişkendir. Akım değişken ise bir zaman aralığı içerisinde ölçülmektedir. Dolayısıyla akım birim zaman cinsinden ölçülebilir.
Örneğin, ABD'nin nominal GSYİH'si belirli bir zaman aralığında, örneğin bir yıl, harcanan toplam dolar sayısını göstermektedir. Dolayısıyla bir akım değişkendir ve dolar/yıl birimine sahiptir. Buna karşın, ABD'nin nominal sermaye stoğu ABD ekonomisinde var olan ekipman, bina, mal stoğu ve diğer reel varlıkların dolar cinsinden değerinin toplamıdır ve birimi dolar cinsindendir. Grafik sermaye stoğunun yeni yatırım akımı ile nasıl arttığını ve amortisman akımı ile nasıl azaldığını göstermektedir.
Akım (flow) değişkenleri, belli bir zaman süresi boyunca ortaya çıkan değişmelerle ilgilidir. Örnek olarak yıllık (veya aylık) ihracat, ithalat, yatırım, üretim ve tüketim değerleri verilebilir. Bu tür değişkenlerin değeri ait oldukları zaman süresi ile birlikte belirtilmelidir.
1999 yılının ihracatı, 1996 yılının Mayıs ayının enflasyon oranı gibi..
Diğer taraftan stok (stock) faktörleri durağan değerleri, ya da belli bir andaki mevcut durumu göstermektedir. Bunlar başlangıçtan o ana kadar olan birikimi veya toplamı yansıtmakta olup değişmeyle ilgili değildirler.
Örneğin bir yatırımcının belli bir andaki sahip olduğu yatırım portfolyosu veya ülkenin belli bir tarihteki dış borçları bu bağlamda söylenebilir.
Bu noktada dikkat edilmesi gerekilen nokta, yatırımcının portfolyosunda yaptığı herhangi bir düzenleme, çeşitli mali değerlerin artışı gibi konuların akım (flow) ile ilgili olduğudur.
Durağan değerler ve akım değişkenleri arasındaki fark ekonominin diğer alanlarında olduğu gibi, kur oluşumunu açıklamada da büyük önem taşımaktadır. Mal ve hizmetlerin ihraç ve ithali (veya genel olarak arz ve talebi) akım niteliğinde olduğundan, kurları dış ticaret dengesi ile açıklamaya çalışan modeller akım değişkenlerine dayanırlar.
Satınalma Gücü paritesi modelleri de bu niteliktedir. Para ve sermaye stokundaki değişmelere bağlı olarak geliştirilen parasalcı yaklaşım ve portfolyo dengesi yaklaşımları ise stok teorileridir.
Örneğin, ABD'nin nominal GSYİH'si belirli bir zaman aralığında, örneğin bir yıl, harcanan toplam dolar sayısını göstermektedir. Dolayısıyla bir akım değişkendir ve dolar/yıl birimine sahiptir. Buna karşın, ABD'nin nominal sermaye stoğu ABD ekonomisinde var olan ekipman, bina, mal stoğu ve diğer reel varlıkların dolar cinsinden değerinin toplamıdır ve birimi dolar cinsindendir. Grafik sermaye stoğunun yeni yatırım akımı ile nasıl arttığını ve amortisman akımı ile nasıl azaldığını göstermektedir.
Akım (flow) değişkenleri, belli bir zaman süresi boyunca ortaya çıkan değişmelerle ilgilidir. Örnek olarak yıllık (veya aylık) ihracat, ithalat, yatırım, üretim ve tüketim değerleri verilebilir. Bu tür değişkenlerin değeri ait oldukları zaman süresi ile birlikte belirtilmelidir.
1999 yılının ihracatı, 1996 yılının Mayıs ayının enflasyon oranı gibi..
Diğer taraftan stok (stock) faktörleri durağan değerleri, ya da belli bir andaki mevcut durumu göstermektedir. Bunlar başlangıçtan o ana kadar olan birikimi veya toplamı yansıtmakta olup değişmeyle ilgili değildirler.
Örneğin bir yatırımcının belli bir andaki sahip olduğu yatırım portfolyosu veya ülkenin belli bir tarihteki dış borçları bu bağlamda söylenebilir.
Bu noktada dikkat edilmesi gerekilen nokta, yatırımcının portfolyosunda yaptığı herhangi bir düzenleme, çeşitli mali değerlerin artışı gibi konuların akım (flow) ile ilgili olduğudur.
Durağan değerler ve akım değişkenleri arasındaki fark ekonominin diğer alanlarında olduğu gibi, kur oluşumunu açıklamada da büyük önem taşımaktadır. Mal ve hizmetlerin ihraç ve ithali (veya genel olarak arz ve talebi) akım niteliğinde olduğundan, kurları dış ticaret dengesi ile açıklamaya çalışan modeller akım değişkenlerine dayanırlar.
Satınalma Gücü paritesi modelleri de bu niteliktedir. Para ve sermaye stokundaki değişmelere bağlı olarak geliştirilen parasalcı yaklaşım ve portfolyo dengesi yaklaşımları ise stok teorileridir.
8 Temmuz 2013 Pazartesi
KPSS Hazırlık İçin Kitap Listesi
Küçük bir araştırmanın ardından internetten topladığım bilgilerle kitap almayı planlıyorum.
Bu listeden inceleyeceğim kitaplarla aldığım kitapları daha sonra size başka post olarak sunacağım. Şİmdiki araştırmalarım neticesinde sectiğim kitaplar ve yazarları bunlardır;
1-İktisat teorisi -- Açıköğretim Yayınları
2-iktisate giriş---- Zeynel Dinler
3-mikro iktisat---- - Erdal Ünsal
4-makro iktisat Erdal Ünsal
5-iktisat okulları-- Yüksel Bilgili
6-uluslararası iktisat- Halil Seyidoğlu
7-para banka---- açıköğretim yayınları
8-türkiye ekonomisi - yasin çoban
9-soru bankası Zeynel Dinler kpss
+ Ceteris Paribus.
Başka bir arkadaşın tavsiyeside;
Arkadaşım bu işi profesyonel olarak yapan biri olarak sana tavsiyelerde bulunmak isterim.
İlk olarak bir önceki mesajda arkadaşımın tavsiye ettiği kitabı sakın alma. Zaman kaybından başka bir şey değil o kitap. Bu kadar net söylüyorum. Sana KPSS için hiç bir şey vermez.
KPSS sınavına gelince...
Sen 3 adet oturuma gireceksin. Bunlar Cumartesi sabahı, Pazar sabahı ve Pazar öğleden sonrası olacak.
Cumartesi sabahı Genel Yetenek Genel Kültür dediğimiz bölüme gireceksin. Burada Türkçe-Matemati-Tarih-Coğrafya-Vatandaşlık dersleri sorulacak sana. Türkçe'de sözcükte, paragrafta, cümlede anlam, yazım ve noktalama kuralları, biçim bilgisi ve anlatım bozukluğu gibi konulardan sorular gelecek. Matematikte lise konuları dediğimiz konulardan sorular gelecek. kümeler, işler, sayılar, eşitsizlikler, oran orantı, birinci dereden denklemler, problemler vs. Coğrafyadan türkiye coğrafyasına iyi çalışman gerekir. Tarihten ise, islamiyet öncesi türk tarihinden başlar ancak devamı yoktur. Yani tarihin tamamı müfredatta yoktur. İslamiyetten önce türk tarihi konusu biter, ardından Osmanlı'nı duraklama devrine geçer. Hemen ardından da Türkiye Cumhuriyeti tarihine geçer.
Bu bölümler için sana tavfsiyem: Tarih'e çok iyi çalışman gerekir. Tarih inanılmaz ayrıntılıdır. Çıkmış sorulara bakarsan bunu görürsün zaten. O kadar fazla ayıntı sorarlar ki şaşar kalırsın. Bu nedenle tarihe çok fazla zaman ayırman ve herşeyi ezberlemen gerekir. Hangi ıslahat kim zamanında oldu, hangi karar hangi anlaşma ile alındı, eski türkçe kelimelerin karşılığı nedir vs. Ayrıca hangi cami kim zamanında yapıldı tarzı sorular da vardır. Coğrafyada da durum böyledir. Hangi yer şekili nerededir, hangi ürün hangi bölgede yetişir tarzı sorular vardır.
Sana önerebileceğim kitap; Karacan Yayıncılığın Genel Yetenek-Genel Kültür kitabıdır. Ayrıca Şehriban Ercan'ın İkinci Sayfa Yayınlarından çıkardığı Tarih kitabını da alıp satır satır ezberlemelisin.
Pazar sabahı; Asıl önemli konular Pazar sabahı olan sınavda çıkar. Hukuk, iktisat, muhasebe, maliye ve işletme soruları sorulacaktır. Tabi her dersten ayrı ayrı sorular gelir. 40'ar soru sorulacaktır. Mesela Hukuk bölümüne bakarsak: Anayasa-2İdare-6Borçlar-6medeni-6icra iflas-6 ticaret.... İktisat bölümünde: 12 mikro iktisat-12 mako iktisat-8 para banka kredi-2 türkiye ekonomisi... gibi sorular bölünmüştür. Eğer başarılı olmak istiyorsan 20 şer net yakalaman gerekir. Bu da bir iktisat mezunu için çok kolaydır. İktisattan yakalacağın 25-30 arası net ile çok iyi puanlar alabilirsin. İktisat kilit drstir.
Kitap konusuna gelince: Hukuk bölümü için çok çeşitli kitaplar var. Her ders için ayrı ayrı kitap alacaksın ne yazıkki. Soru bankalarında çok önemli. Birkaç tavsiye vereyim:
Anayasa idare İYUK için Zehra Odyakmaz'ın kitabını al. Soru bankası olarak Mureat İnsan Kaynakları'nın soru bankasını ve THEMİS'i al. (THEMİS bu alanda bir numaradır. Fiyatı 55-60 YTL civarındadır)
Borçlar ve medeni için Turgut Akıntürk'ün kitabını alabilirsin. Yukarıdaki soru bankaları tüm hukuk dersleri için geçerlidir.
Dİğer hukuk dersleri çok teknik derslerdir. Bu nedenle herhangi bir kitabı alsan da olur. Yine Karacan'ın Hukuk kitabını alabilirsin.
İktisat için: Erdal Ünsal'în Mikro ve Makro Ekonomi kitaplarını alıp baştan sonra çalışacaksın. Para-Banka-Kredi için kendi ders kitabına çalış. Soru bankası olarak da ceteris-paribus al.
Ne yazıkki mikro-makro-para banka kredi dışındaki dersler dışlındaki derslerde soruların nereden geleceğini tahmn etmek çok zor. Bu nedenle diğer dersler için yani 10 soruluk bölüm işçin ceteris-paribus da olan soruları çözmen yeterli olur. Zaman kaybına gerek yok.
Maliye için: Abdurrahman Akdoğan'ın kamu maliyesi kitabı iyi olabilir. Ama acelem var diyorsan, Karacan Yayıncılığın Yeşil bir maliye kitabı var. Onu alabilirsin. İçinde Türk Vergi Sistemi de var. Kitap tamamen sınava yönelik yazılmış bir kitap.
Muhasebe için bir şey demeyeceğim. O derse yabancıyım
İşletme için de aynı şekilde.
Şuda var ki tüm derslerden soru yapmak zor iştir. Hedefim en az memur olmak demişsin ama unutma ki iktisat mezunu olmak büyük avantajdır. İnsanlar iktisat öğrenebilmek için 3-4 aylarını ayırıyorlar. Sen bu konuda herkesden öndesin. Hedeflerini büyük tutman gerekir. Kabaca hesaplarsak:
Hukuk:15 net
İktisat:25 net
Maliye:25 net
EĞer bu netleri tutturabilirsen bunların üzerine muhasebe ve işletmeden 15'er net koyabilirsen ve GENEL YETENEK-GENEL KÜLTÜR testinden 100 net üzerine çıkabilirsen (120 soru) puanların 82-83 den aşağı gelmez. bu da seni bir çok alana sokabilir.
Pazar öğleden sonrasında gireceğin sınavda en önemli ders kamu yönetimi. Eğer yukarıdaki netlere 20 kadar da kamu yönetimi neti eklersen (ki hiç de zor değil bu dediğim) kaymakamlık puanın 84-85 civarı gelecektir. Bu da seni kaymakamlık sınavına sokacaktır.
Murat İlkumut Yayınlarının Genel Yetenek Genel Kültür soru bankası
GENEL KİTAP TAVSİYESİ:
THEMİS(HUKUK KİTABIDIR)
MURAT İLK UMUT YAYINLARI( GY-GK VE ALAN BİLGİSİ KİTAPLARI)
CETERİS PARİBUS(İKTİSAT)
TÜM SINAVLARDA ÇIKMIŞ OLAN SORULAR (KAYMAKAMLIK-KPSS-HAKİMLİK SINAVLARI-SAYIŞTAY SINAVI VS...)
25 Haziran 2013 Salı
Faiz Lobisi
Faiz lobisi nedir? Boyle bir sey var midir? Bu yazida size isin aslini anlatacagiz. Basbakan Erdogan ne zaman piyasalar karissa "faiz lobisi" soylemini ortaya atarak yandas toplamaya calisiyor. Bizim halkimiz da komplo teorilerine meyilli oldugundan hemen oltaya takiliyor.
Basbakan Erdogan faize yatirim yapan adamlara ve bunlarin kapali kapilar ardinda "cevirdikleri" dolaplara faiz lobisi adini veriyor. Faize yatirim yapan insanlar bono alip satarak yaptirim yapar. Bonolarin fiyatlari ile faiz oranlari arasinda ters bir iliski vardir. 100 bin liradan bonoyu faizler %8 iken aldiysaniz faizler dustukce elinizdeki bononun fiyati yukselir. Neden? Cunku siz ayni bonolari 100 bin liradan satarsaniz satin alan kisi %8 faiz kazanacaktir ama piyasada faizler %8'den daha dusuk oldugu icin alicilar 100 bin liradan daha yuksek bir rakam odemek isteyeceklerdir. Rakam arttikca bononun odedigi faiz yuzdesi de (aylik/ceyreklik odeme miktari sabit) dusecektir.
Faiz oranlari ile bono fiyatlari arasindaki bu iliskiyi anladiysaniz bono yatirimcisinin (Erdogan'in tabiriyle faiz lobisinin) faizlerin cikmasini degil dusmesini istedigini gorebilirsiniz. Faizler dussun ki 100 liraya aldiginiz bonolari 110 liraya eger isterseniz aninda baska birine satabilesiniz.
Peki o zaman faizler niye yukseldi?
Sebebi basit. Birincisi ulkenin riski yukseldi (hayir buna S&P'nin verdigi kredi notuna bakarak karar vermiyoruz, piyasalar belirliyor). Ikinci sebep ise dunyada faizlerin yukselmesi (ya da diger bir ifadeyle bono fiyatlarinin diger ulkelerde dusmesi). Diger ulkelerde bono fiyatlari dusunce bizim ulkemize yatirim yapan "faiz lobicileri" degerlenmis bonolarini yuksek fiyattan satarak baska ulkelerde ucuzlamis (ve dusuk riskli) bonolara kaymaya basladilar. Turkiye'deki bu satis dalgasi da bizim bono fiyatlarinin da dusmesine yol acti.
Turkiye artik 4-5 sene oncesinin muthis getiri firsatlarinin oldugu ulke degil. Faizler goreceli olarak cok dusuk, borsa ucuz sayilir ama eskisi gibi super ucuz degil. Ekonomi buyume dusuk faizlere ragmen %2-3 araliginda. Turk lirasi da Amerikan dolarina karsi eskisi gibi cok zayif degil. O yuzden Turk yatirimcilar icin alternative yatirim firsatlarindan bir tanesi de Amerikan borsalari. Insider Monkey sitesinde yaptigimiz hisse secimleri ile Amerikan endekslerinin cok uzerinde getiriler saglamayi basardik 2013 senesinde. 21 Haziran tarihine kadar sectigimiz hisseler dolar bazinda %25,3 getiri sagladi. Ayni sure icerisinde S&P 500 endeksinin getirisi %12,8 oldu. Turkiye borsalari ise 2012 yilini 78 binden kapatmisti. 21 Haziran gunu endeks 73 bin puanin altinda idi. 2013 yilinda borsa yatirimcisi hem TL bazinda hem de dolar bazinda cok zararda.
Basbakan Erdogan faize yatirim yapan adamlara ve bunlarin kapali kapilar ardinda "cevirdikleri" dolaplara faiz lobisi adini veriyor. Faize yatirim yapan insanlar bono alip satarak yaptirim yapar. Bonolarin fiyatlari ile faiz oranlari arasinda ters bir iliski vardir. 100 bin liradan bonoyu faizler %8 iken aldiysaniz faizler dustukce elinizdeki bononun fiyati yukselir. Neden? Cunku siz ayni bonolari 100 bin liradan satarsaniz satin alan kisi %8 faiz kazanacaktir ama piyasada faizler %8'den daha dusuk oldugu icin alicilar 100 bin liradan daha yuksek bir rakam odemek isteyeceklerdir. Rakam arttikca bononun odedigi faiz yuzdesi de (aylik/ceyreklik odeme miktari sabit) dusecektir.
Faiz oranlari ile bono fiyatlari arasindaki bu iliskiyi anladiysaniz bono yatirimcisinin (Erdogan'in tabiriyle faiz lobisinin) faizlerin cikmasini degil dusmesini istedigini gorebilirsiniz. Faizler dussun ki 100 liraya aldiginiz bonolari 110 liraya eger isterseniz aninda baska birine satabilesiniz.
Peki o zaman faizler niye yukseldi?
Sebebi basit. Birincisi ulkenin riski yukseldi (hayir buna S&P'nin verdigi kredi notuna bakarak karar vermiyoruz, piyasalar belirliyor). Ikinci sebep ise dunyada faizlerin yukselmesi (ya da diger bir ifadeyle bono fiyatlarinin diger ulkelerde dusmesi). Diger ulkelerde bono fiyatlari dusunce bizim ulkemize yatirim yapan "faiz lobicileri" degerlenmis bonolarini yuksek fiyattan satarak baska ulkelerde ucuzlamis (ve dusuk riskli) bonolara kaymaya basladilar. Turkiye'deki bu satis dalgasi da bizim bono fiyatlarinin da dusmesine yol acti.
Turkiye artik 4-5 sene oncesinin muthis getiri firsatlarinin oldugu ulke degil. Faizler goreceli olarak cok dusuk, borsa ucuz sayilir ama eskisi gibi super ucuz degil. Ekonomi buyume dusuk faizlere ragmen %2-3 araliginda. Turk lirasi da Amerikan dolarina karsi eskisi gibi cok zayif degil. O yuzden Turk yatirimcilar icin alternative yatirim firsatlarindan bir tanesi de Amerikan borsalari. Insider Monkey sitesinde yaptigimiz hisse secimleri ile Amerikan endekslerinin cok uzerinde getiriler saglamayi basardik 2013 senesinde. 21 Haziran tarihine kadar sectigimiz hisseler dolar bazinda %25,3 getiri sagladi. Ayni sure icerisinde S&P 500 endeksinin getirisi %12,8 oldu. Turkiye borsalari ise 2012 yilini 78 binden kapatmisti. 21 Haziran gunu endeks 73 bin puanin altinda idi. 2013 yilinda borsa yatirimcisi hem TL bazinda hem de dolar bazinda cok zararda.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)